Türkiye İmsad 33. ‘Gündem Buluşmaları’nda ‘Pandemi Döneminde Küresel Ticaret Konuşuldu
Türkiye İMSAD’ın geleneksel hale gelen ‘Gündem Buluşmaları’ toplantısının 33’üncüsü, küresel salgın nedeniyle ikinci kez internet üzerinden gerçekleştirildi. ‘Pandemi Döneminde Küresel Ticareti Sürdürmek’ başlığı altında düzenlenen toplantıda online katılımcılara seslenen Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Bu zor dönemi atlattığımızda inşaat malzemeleri sanayisinin uluslararası pazarda güvenilir bir sektör olarak daha üst seviyede konumlanacağına inancımız tam” dedi. Toplantının konuşmacısı İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin ise Türkiye’nin, 155 milyar dolara kadar yükselen imalat sanayisinin sürdürülebilir ve iddialı becerisi ile önümüzdeki dönemde en önemli çekim merkezlerinden biri olacağını vurguladı.
Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından 33‘üncü kez düzenlenen’Gündem Buluşmaları‘ toplantısı, 12 Mayıs Salı günü ikinci kez internet üzerinden, Demirdöküm, GF Hakan Plastik ve Systemair HSK katkılarıyla gerçekleştirildi. Açılışını Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, moderatörlüğünü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan‘ın yaptığı ‘Pandemi Döneminde Küresel Ticareti Sürdürmek‘ başlıklı online ‘Gündem Buluşmaları‘ toplantısı; inşaat malzemesi sanayicileri, iş dünyasından isimler ve sektör profesyonelleri tarafından ilgiyle takip edildi. Toplantının konuşmacısı İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin; küresel salgının dünya ekonomisinde neleri değiştirdiğini ve dış ticaretin bu süreçten nasıl etkilendiğini anlattı.
Sektörümüzün yüzde 90’ı farklı koşullarda üretime devam ediyor
İnşaat malzemesi sanayicileri olarak, önceliklerinin çalışanların sağlığını korumak, ofis ve fabrikaları salgından uzak tutmak olduğunu belirten Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Küresel salgına karşı gerekli tüm tedbirleri alarak hep birlikte üretimi sürdürmeye çalışıyoruz. Sektörümüzün yüzde 90‘a yakını farklı koşullarda üretime devam ediyor. Normalleşmeye kadar devam edecek belirsiz süreçte inşaat malzemeleri sanayimizin yurtiçi ve yurtdışında sahip olduğu güçlü potansiyelini korumak ve geliştirmek adına ilk hedefimiz organizasyonlarımızı korumak ve yaşatmak olmalıdır” dedi.
Uluslararası pazarda daha üst seviyede konumlanacağız
Covid-19 sonrası inşaat malzemeleri sektörünün, yurtiçi ve yurtdışındaki gelişiminin güçlenerek devam edeceğine inandığını vurgulayan Tayfun Küçükoğlu sözlerine şöyle devam etti “Küresel salgın nedeniyle zor bir dönemden geçiyoruz. Ancak bu süreci atlattığımızda inşaat malzemesi sanayisinin uluslararası pazarda güvenilir bir sektör olarak daha üst seviyede konumlanacağına inancımız tam. Hem coğrafi konumumuz, hem üretim kapasitemiz hem de ürünlerimizin kalitesi bu tezi destekliyor. Sektörümüzün, ‘yeni normal’ koşullarını en hassas derinlikte idrak edeceğine ve gereken hamleyi yapacağına eminim.”
Küresel pazarda yönümüzü şimdiden belirlemeliyiz
‘Gündem Buluşmaları’ toplantısının moderatörü Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ferdi Erdoğan, şunları söyledi: “Dünyada inşaat sektörü son 10 yılda 8-9 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaştı. Bu rakamın 1 trilyon doları ihracattan oluşuyor. 1 trilyon dolar içerisinde en büyük ihracat ise 210 milyar dolar ile Çin’e ait. Bizim inşaat malzemeleri ihracatımız 21,5 milyar dolar. En büyük pazarımız da Avrupa. Avrupa’nın kendi malzeme ihracatı 350 milyar dolar iken ithalatı 300 milyar dolar seviyesinde. İkinci en büyük pazar ise Kuzey Amerika, onların da 185 milyar dolarlık ithalat, 112 milyar dolarlık ihracat yaptığını görüyoruz. Ortadoğu ithalatta 21-22 milyar dolarlar seviyesinde seyrediyor. Bağımsız Devletler Topluluğu’nda başı çeken Rusya, 15 milyar dolarlık bir kapasiteye sahip. Pandemi sonrası hangi pazarlara yöneleceğimizi, rekabette bizi kimin zorlayacağını, Türkiye’nin küresel tedarik zincirinin bir parçası olması için yapılması gerekenleri şimdiden belirlemeli ve planlamalıyız.”
Türkiye en önemli çekim merkezlerinden biri olacak
Küresel salgının dünya ve Türkiye ekonomisine etkisini anlatan Prof. Dr. Kerem Alkin, “Türkiye 205 farklı ülke ve ticaret bölgesine yaptığı ihracatla dünyada ilk 20 ülke arasında yer alıyor. Dünyada diplomatik temsilcilik sayısı itibarıyla Japonya’nın da üstünde ilk 5‘teyiz. Dolayısıyla ülkemiz ticaret diplomasisi açısından çok güçlü bir konumda. Bunun en ilginç göstergelerinden biri küresel salgın nedeniyle bütün dünyanın adeta ekonomik ve ticari faaliyetleri durdurmak zorunda kaldığı nisan ayında dahi 53 ülkeye yaptığımız ihracatın artmasıdır. Nisan ayında ihracatımız 6.3 milyar doların üzerinde bir daralma gösterdi.150 ülkeye yaptığımız ihracat azaldı ama 53 ülkeye yaptığımız ihracatın artması anlamlı. 155 milyar dolara kadar yükselen imalat sanayisiyle Türkiye önemli bir katma değere imza atıyor. Bu rakam dünyada 150 ülkenin milli gelirinden büyük. Türkiye bu imalat sanayisindeki sürdürülebilir ve iddialı becerisi ile önümüzdeki dönemde en önemli çekim merkezlerinden biri olacak” dedi.
Nüfusumuzun yüzde 15’i ile faaliyetleri devam ettirdik
Türkiye’nin salgın sürecinde önemli bir başarıya imza attığını belirten Prof. Dr. Kerem Alkin, şöyle konuştu: “Toplumumuzun çok büyük bir kısmı için ‘evde kal’ stratejisini izlerken nüfusumuzun yüzde 15‘i ile gıda, tarım ve imalat sanayisinin yanı sıra, kamu ve özel sektörün hizmet sektörü alanlarındaki faaliyetlerini kısmen online kısmen de fiziki olarak devam ettirerek üretimi durdurmadık. Müthiş bir senkronizasyonla Avrupa ile aynı anda ikinci faza geçiyoruz. Yani yavaş yavaş ekonomi ve ticareti hareketlendirme dönemi başlıyor. Salgınla mücadelenin ilk fazından çıkışımız eğer haziran sonu veya temmuz ayını bulsaydı o zaman Avrupa ekonomilerindeki hareketlenmeden kaynaklanacak tedarik ve sipariş beklentilerini karşılayamamak ve bu beklentileri Çin’e ya da başka ülkelere kaptırmak gibi bir sıkıntımız olabilirdi. Çin bundan sonra ülkelerle ekonomik ve ticaret iş birliği konusunda inandırıcılıkla ilgili çok zor günler yaşayacak.”
Bir yıl daha personelin en az yarısı evden çalışacak
Dikey ve yatay konvansiyonel organizasyon yapılarının sona erdiğini ifade eden Prof. Dr. Kerem Alkin sözlerini şöyle tamamladı: “Önümüzdeki dönemde özel sektör ve kamuda beyaz ve mavi yakalı iş gücüyle ilgili olarak stratejik yeniden yapılandırmalar ortaya konulacak. 30-40 katlı yüksek binalar yapıp, binlerce personeli açık ofis ortamında bir araya getirme dönemi değişecek. Önümüzdeki bir yıl daha, aşı ortaya çıkana kadar, personelin en az yarısının kendi evinden çalışacağı bir dönem bizi bekliyor. Normalleştirmeyle ilgili hata yapmamak lazım. Ekonomideki üretim süreçlerinin canlandırılması demek milyonlarca insanı tekrar aynı ortamlarda bir araya getirmemiz gerektiği anlamına gelmiyor. Bu süreci de doğru okumamız lazım. Aldığımız tedbirlerle mart ortasına kadar küresel salgının Türkiye ekonomisine etkilerini olabildiği kadar geciktirmeyi başardık. Ocak ve şubat ayında ihracatımız rekor kırdı. Birçok ülkenin aksine ülkemizin, 2020 yılının ilk çeyreğini yüzde 5 ila 6 arası bir büyüme ile kapatacağını öngörüyorum.”