MÜSİAD İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu Raporunu Açıkladı: “Her yıl 1 Milyona yakın yeni konuta ihtiyaç var”
MÜSİAD İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu, konuta erişilebilirlik, sorunlar ve çözüm önerilerini içeren sektör raporunu yayınladı. Raporda, Türkiye’deki barınma sorunundan, sosyal konut üretimine, devlet tarafından atılması gereken adımlardan İstanbul’daki deprem gerçeğine kadar birçok konuda tespit ve sektöre yönelik öneriler yer aldı.
2024’de inşaat ve gayrimenkul sektörü, konut üretimi, finansman sorunları, giderek artan barınma problemi metropol kent haline gelen İstanbul’un deprem gerçeğine kadar birçok konuyu deneyimli sektör temsilcileriyle görüşerek araştıran MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği) İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu raporunu açıkladı. Raporda sorunlar ortaya konulurken çözüm önerileri de kamuoyunun dikkatine sunuldu. Türkiye’de ev sahipliği oranının Çin, Rusya ve Avrupa ülkelerinin gerisinde olduğu belirtilen raporda Avrupa Birliği’ndeki konut sahipliği oranı %69,1 iken, Türkiye’de nüfusun ancak %56,2’sinin ev sahibi olduğu vurgulandı. Avrupa’nın en kalabalık ikinci ülkesi olan Türkiye’nin birçok Avrupa ülkesi gibi konuta erişim sorunuyla mücadele etmekte olduğu ifade edilen raporda, Türkiye’de son 10 yılda ortalama 1,3 milyon adet konut satıldığı bilgisine yer verildi.
Yüksekdağ: “Yeni konut üretimi için alınan inşaat ruhsatı sayılarında düşüş var”
Raporu hazırlayan MÜSİAD İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu Başkanı Cemil Yüksekdağ, “2025’de satış rakamının 1,5 milyona yaklaşması bekleniyor. Ülkemizde yıllık yeni konut ihtiyacı 800 bin ile 1 milyon arasında. Son yıllarda artan inşaat maliyetleri, azalan arsa stokları ve sektörün daralması nedeniyle üretimde de azalma görülmektedir. Son beş yıldır yeni konut üretiminde alınan inşaat ruhsat sayıları 400-500 adetlere kadar geriledi” dedi.
“Kitlesel göç ve ani konut talebi sorunları büyüttü”
Türkiye’de konut ihtiyacını artıran sebepler raporda; nüfus artışı, göç hareketleri, kentleşme, son yıllar da mülteci, sığınmacı gibi göçmen nüfusunda yaşanan hızlı hareketler ile yaşanan ekonomik sorunlar olarak sıralandı. Ayrıca raporda, “Yaşadığımız son Kahramanmaraş merkezli doğal afetin etkilediği kitlesel göç ve ani konut talebi sorunun daha da büyümesine neden olmuştur. Diğer taraftan mevcut konut stokunun eskimesi ve plansız yapılaşma konut sorununun büyümesinde ve konut açığının artmasında etkili olmaktadır” denildi.
“İstanbul’dan tersine göç devlet politikası olmalı”
Hazırlanan raporda İstanbul’a da ayrı bir başlık açıldı. Mevcut konut stoğunun yetersiz olması, konuta erişim ve uygun kira ortamını güçleştirdiği vurgulandı: “Konut sektörü ciddi bir darboğazdan geçmekte ve barınma sorunu her geçen gün daha da ciddi bir problem haline gelmektedir. Artan fiyatlara karşı gelirlerin yetersiz kalması özellikle büyük metropollerde kiraya erişimi de güçleştirmiş durumdadır. Deprem riski ile karşı karşıya olan, milyonlarca göçmeni de bünyesinde barındıran İstanbul’un ivedilikle cazibe merkezi olmaktan çıkarılması ve tersine göç hamlesi ile Anadolu’nun çekim merkezi haline getirilmesi bir devlet politikası olarak ele alınmalıdır.”
“Mevcut konut finansman modelleri günümüz koşullarında sorunları çözemiyor”
“Hali hazırda uygulanmakta olan bankacılık endeksli konut finansman modellerinin özellikle ekonomik göstergelerin kötüleştiği dönemlerde sorunlara çare olmaktan uzak olduğu da bir gerçektir” görüşüne yer verilen raporda son yıllarda faizsiz kredi kullanılmasını öngören “kapalı havuz” konut finansman sisteminin vatandaşlar tarafından ilgi gördüğü kaydedildi. Ayrıca, markalı konut geliştiren firmalarının başını çektiği aşamalı konut sahibi olma sistemi “önce arsa, sonra konut sahipliği” modelinin de yine konuta erişilebilirlik sorununa çözüm olarak uygulanmakta olduğu aktarıldı.
MÜSİAD İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulunun raporunda konuta erişilebilirlikte kısa ve orta vadeli çözüm önerileri şöyle sıralandı:
· Konuta erişilebilirlikte hem tüketici ve üretici tarafında uygun finansman koşulları ve modelleri geliştirilmeli.
· Bireysel emeklilikteki birikimlerin konut almak amacıyla sistem üzerinden (paranın çekilmeden) proje gayrimenkul yatırım fonlarına aktarılabilmesinin önü açılmalı.
· Kentsel dönüşüm süreçlerinde hak sahiplerinin önce tapularının fona devredildiği, devletin yarısı bizden kampanyası ile verdiği sübvansiyonun P-GYF’lere aktarıldığı ve inşaat tamamlandıktan sonra fon paylarının tapuya dönüştürüldüğü bir kurgu, kentsel dönüşüm süreçlerini hızlandırabilir.
· Konut kooperatifleri yoluyla orta gelir grupları için erişilebilir konut üretimi yeniden dizayn edilebilir.
· Erişilebilir konut üretecek geliştiricilere devletin arsaları daha uygun fiyattan temin edebileceği bir mekanizma ile konut üretim maliyetleri aşağı çekilebilir.
· Sürdürülebilir konut finansman modellerinin hayata geçirilebilmesi için banka kredilerine olan bağımlılığın azaltılması ve sermaye piyasaları odaklı, birikimlerin ekonomiye kazandırıldığı yatırım ve finansman ekosistemleri tasarlamak elzemdir.