Azerbaycan’da 29’uncu İklim Zirvesi devam ederken, Türkiye’nin İlk İklim Davası Anayasa Mahkemesi’e Taşındı
COP29 Pazartesi günü dünya liderlerinin katılımıyla Azerbaycan’da başladı. Türkiye, uzun dönem iklim değişikliği stratejisini sundu, ancak Türkiye’nin yetersiz iklim hedeflerine karşı kararlılıkla mücadele eden genç iklim aktivistleri Atlas Sarrafoğlu, Seren Anaçoğlu ve Ela Naz Birdal, Cumhurbaşkanlığı’na karşı açtıkları davanın Danıştay tarafından reddedilmesi üzerine hak arayışlarını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
Atlas Sarrafoğlu, Seren Anaçoğlu ve Ela Naz Birdal, Türkiye’nin Paris Anlaşması kapsamında 13 Nisan 2023 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine sunmuş olduğu iklim hedefinin yetersiz olması nedeniyle hukuki yollara başvurarak gelecek haklarının korunması için dava açmışlardı.
Türkiye’nin, taraf olduğu Paris İklim Anlaşması kapsamında, küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlama hedefine uygun olarak bir ulusal katkı beyanı belirlemesi gerekiyordu. Türkiye’nin taahhüt ettiği ulusal katkı beyanı, Paris İklim Anlaşması hedefleri ile uyumlu ve güçlü olmadığından açılan dava Danıştay tarafından iç hukukta bağlayıcı, icra edilebilir bir idari karar niteliğinde olmadığı gerekçesi ile reddedildi. Dava avukatı Deniz Bayram, bu kararın Türkiye’nin iklim değişikliğine karşı anayasal ve uluslararası yükümlülüklerine aykırı olduğunu belirtti.
Reddin ardından, Türkiye’nin ilk iklim davasını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan genç iklim aktivistlerinden hukuk öğrencisi Seren Anaçoğlu, süreci şöyle yorumladı: “Davamızın Anayasa Mahkemesi’ne taşınması, sadece hukuki bir süreç değil, iklim adaletinin sağlanması için verilen bir mücadeledir. İklim krizinin yıkıcı etkileriyle karşı karşıya kalan gençler olarak bizler, Türkiye’nin belirlediği yetersiz iklim hedeflerinin geleceğimizi tehlikeye atacağını görüyoruz. Türkiye’nin 13 Kasım’da COP29’da açıkladığı 2053 Uzun Vadeli İklim Stratejisi, kömürden çıkışa dair net bir plan sunmuyor ve emisyon azaltım hedefleri Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefiyle uyumlu değil. Sadece uygulanmayan vaatlerle değil, etkili ve acil adımlarla desteklenen bir politika değişikliği olması gerektiğine inanıyoruz. İklim krizi, yalnızca çevreyle ilgili bir sorun değil, insan haklarını doğrudan etkileyen küresel bir krizdir. Yenilenebilir enerjiye geçiş hızlandırılmadan, emisyonlar kararlı bir şekilde azaltılmadan ve fosil yakıtlardan çıkış sağlanmadan bu krizi aşmak mümkün değil. Anayasa Mahkemesi’nden beklentimiz, geleceğimizi tehdit eden bu sorun karşısında anayasal haklarımızın korunmasını sağlamak ve Türkiye’nin uluslararası taahhütlerini yerine getirmesini teşvik etmektir.”
“Rüzgarın yönünü değiştirebiliriz.”
Türkiye’nin, Azerbaycan’ın Bakü kentinde gerçekleşen COP29 iklim zirvesinde açıkladığı 2053 Uzun Vadeli İklim Stratejisi’ni yetersiz bulan Atlas Sarrafoğlu ise şu yorumda bulundu: “Türkiye’nin COP29’da açıkladığı yeni iklim stratejisi, ne yazık ki kömür gibi fosil yakıtların tamamen terk edilmesi ve net sıfır hedeflerine ulaşılabilmesi için gereken gerçekçi adımları atmaktan hala çok uzak. Sadece bir “hedef” ortaya koymak, ancak buna ulaşmak için somut bir plan veya taahhüt vermemek, krizi çözeceğimize dair umutlarımızı beslemeye yetmiyor. Bize gerçek çözümlerle desteklenmeyen bir nükleer enerji politikası değil; temiz, güvenilir ve erişilebilir enerjiye dayalı bir gelecek lazım. Rüzgarın yönünü değiştirebiliriz. İklim eyleminden çok şey kazanabiliriz; yaşanabilir bir gelecek ve gerçek eşitlik. Emisyonlarımız artmaya devam ederken, davamız bunu durdurmak ve adil ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için çok önemli. Hedef koymak yetmez; doğa, yarım tedbirleri değil, radikal değişimi bekliyor.”
Ela Naz Birdal, iklim kriziyle daha güçlü bir mücadele için açtıkları davayı duyurmak ve destek toplamak amacıyla Change.org platformunda kampanyalarını yürüten üç gençten biri olarak şunları ifade etti: “Türkiye’nin ilk iklim davasını açarak, Paris Anlaşması’nın gerekliliklerini yerine getirilmesi için bir adım atmış bulunuyoruz. Bu dava, sadece sera gazı emisyonlarının düzenlenmesiyle sınırlı kalmayıp, iklim krizinin yıkıcı etkilerinin tüm çocuk ve gençlerin temel hakları üzerindeki etkilerini de gözler önüne seriyor. Bizler, iklim adaletinin sağlanması ve gelecek nesillerin yaşanabilir bir dünyada büyüyebilmesi için mücadele ediyoruz. change.org/iklimdavasi adresinde yürüttüğümüz imza kampanyası, bu önemli davanın arkasındaki sesi güçlendirmek için büyük bir fırsat. Tüm gençleri ve iklim dostlarını bu mücadeleye katılmaya davet ediyorum. Birlikte, iklim kriziyle mücadelede güçlü bir değişim yaratabiliriz.”
Türkiye’nin ilk iklim davası nedir?
3 iklim aktivisti gencin açmış olduğu dava, Paris Anlaşması kapsamında Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede sera gazı emisyonlarını nasıl düzenleyeceğine ilişkin açılmış ilk iklim davası olması özelliğini taşıyor. Dava aynı zamanda, Paris İklim Anlaşması hedeflerinin yeterli plan ve uygulamalarla gerçekleştirilmesine katkı sunulması ile iklim krizinin yıkıcı etkileri açısından tüm çocuk ve gençlerin temel hak ve hürriyetleri arasında bağlantı kuran da ilk dava.